During class today the professor delivered lecture ne demek an interesting lecture. Onun konferansları çok uzun. - His lectures are very long. Öğrencilerden çoğu profesörün konferanslarını hazırlarken daha fazla zaman harcaması gerektiğini hissettiler. Ben edebiyat üzerine ders vereceğim. - I will lecture on literature.
Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu. - The lecturer spoke generally about lecture ne demek American literature and specifically about Faulkner.
20 dilde online sözlük. 20 milyondan fazla sözcük ve anlamı üç farklı aksanda dinleme seçeneği. Bilimci evrenin yapısı üzerine bir ders verdi. - The scientist gave a lecture on the lecture ne demek structure of the universe.
Stonebet Mobil Uygulama
lecture ne demek Konferansçının belâgatlı konuşmasından derinden etkilendik. Özellikle, ben bir üniversite okutmanıyım. - Specifically, I'm a university lecturer. Konferanslar hakkında hassassın. - You are sensitive about lectures. Sadece örgütlenmemiş okutmanlardan nefret etmiyor musunuz? - Don't you just hate unorganized lecturers?.
Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu. Ben edebiyat üzerine ders vereceğim. - I will lecture on literature. Flandre'da İngilizce olarak ders veren profesör ve öğretim elemanlarının yüzde 10 ila 20 arasındakileri, gerekli dil seviyesine ulaşmadılar. Ders iki bölümden oluşuyor; biri teorik, diğeri pratik.
Ders saat 8'de başlar. - lecture ne demek The lecture starts at 8 o' clock. 1999-2023 Sesli Sözlük. 1999-2023 Sesli Sözlük. Bana ders anlatmak zorunda değilsin. - You don't have to lecture me.
Exxen Spor Izle Canlı
Okutman döndüğünde o gizlice sınıftan kaçtı. - When the lecturer turned round, he sneaked out of the classroom. Konuşmacı mesajını dinleyicilere anlatamadı. - The lecturer couldn't get his message across lecture ne demek to the audience. Öğrenciler amfiye akın ettiler. - The students streamed towards the lecture hall.
Senin tarafından ders verilmem gerekmiyor. - I don't lecture ne demek need to be lectured by you. Bana ders anlatmak zorunda değilsin. - You don't have to lecture me.
Zumbet Güncel Adres
Onun lecture ne demek dersleri korkunç sıkıcı. - His lectures are terribly boring. Konuşmacı hızlı konuştuğu için az sayıda kişi onu izleyebildi. - Because the lecturer speaks quickly few people could follow him.
Papara Carrefoursa
Sadece örgütlenmemiş okutmanlardan nefret etmiyor musunuz? - lecture ne demek Don't you just hate unorganized lecturers?.
Onun dersleri korkunç sıkıcı. - His lectures are terribly boring. Öğrencilerden çoğu profesörün konferanslarını hazırlarken daha fazla zaman harcaması gerektiğini hissettiler. - Many of the students felt that the professor should have spent more time preparing his lectures.
Zıt Anlamlılar
Onun Waseda'daki lecture ne demek son konferansı evi aşağı indirdi. - His last lecture at Waseda brought down the house.
Başarı Teşvik Programı Başvuru Formu Doldur
Sadece örgütlenmemiş okutmanlardan nefret etmiyor musunuz? - Don't you just lecture ne demek hate unorganized lecturers?. Çok sayıda öğrenci konferansta hazır bulundu. - Many students were present at the lecture.
20 dilde online sözlük. 20 milyondan fazla sözcük ve anlamı üç farklı aksanda dinleme seçeneği. Okutman döndüğünde o gizlice sınıftan kaçtı. - When the lecturer turned lecture ne demek round, he sneaked out of the classroom. Çok sayıda öğrenci konferansta hazır bulundu. - Many students were present at the lecture.